Minicik bir kurtçuktur kelebek kozasından çıkmadan önce. Dut yaprakları yiyerek büyür. Sonra sabırla örer kozasını. Yeniden doğacağı beyaz kefeninde ölümün başkalaşımına yatmadan önce. Yılgınlık yoktur onun kitabında. Ölümün yeniden doğuş olduğunu öğretir bize. Çile çeker ilmek ilmek ördüğü her telde. Minicik bedeniyle koskoca bir mucizeye vakıftır bu yüzden. Kozasından çıkıp kanat çırpınca özgürlüğe hayran bırakır kainatı kendine. Kısadır ömrü lakin yaşanılası. O MUCİZEYİ TANRI BAHŞETMEZ HERKESE.
Kısa filmlerde kelebekler gibidir. Sabırla ilmek ilmek örülür her kare. Çile vardır merceğin arkasında. Anlamaz görmesini bilmeyen gözler o emeğin kutsallığını. Yaşamayan bilemez kısa filmin anlamını. Amatör bedenlerde yaşayan profesyonel ruhlar, ellerinde avuçlarında ne varsa ortaya koyarak, yürek bileyerek basar kameranın play tuşuna. Gecelerce uykusuz kalır, günlerce bir öğün yerler belki. On, bilemedin, on beş dakikalık serüven için günlerini harcar genç yürekler. Alın teri koyarlar ortaya. Nasıl ki kelebekler minicik bir kurtçuktan göz alıcı bir kelebeğe dönüşürse o koza denen çilehanenin içinde, kısa film çeken gençlerde küçücük el kamerası ile mucizevi filmler yaparlar on beş dakika içinde. Bizlerde bu zevki tadanlar arasındayız.
Dedim ya O MUCİZEYİ TANRI BAHŞETMEZ HERKESE.
Editör : Hüseyin Yılmaz
18 Kasım 2009 Çarşamba
Kısa Film ve Kelebek
kısa film, sıfırın altında, sinema
amatör,
atatürk üniversitesi,
dadaş film,
erzurum,
ingilizce film,
kelebek,
kısa film,
sıfırın altında,
sinema,
tarih
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder